Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün "Dünya Su Günü" olarak kutlanmasına karar vermiştir.
Su, bireylerin en temel gereksinimi olma ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile ulusların devamlılığı için yaşamsal bir kaynaktır. Sosyal ve ekonomik faaliyetlerin sürmesi büyük ölçüde temiz ve yeterli su arzına sahip olmaya bağlıdır. Su kaynaklarının geliştirilmesi ekonomik üretkenlik ve sosyal refaha doğrudan katkı yapmaktadır. Öte yandan, nüfus ve ekonomik faaliyetler arttıkça birçok ülke hızla su sıkıntısı çeker duruma gelmekte ya da ekonomik gelişmeleri kısıtlanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma politikası doğrultusunda, su kaynaklarını tasarruflu kullanma bilinci yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası her düzeyde geliştirilmelidir.
Dünya nüfusunun artması, küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, suyun yeryüzündeki dağılımı ve kullanım şekli, su ile ilgili ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Tarım, içme suyu ve sanayi arasında bir yandan da bu sektörler ve doğal hayat arasında su kullanımına ilişkin rekabet giderek artmaktadır. 2019 yılının ortalarına gelindiğinde giderek daha çok bölge ve ülkenin su kıtlığı ile karşılaşması ile dünyada su kaynakları yönetiminde bütüncül yaklaşımların benimsenmesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Su, tarımsal üretimde en önemli girdilerden biridir. Sulama; toprakta bitki için gerekli olan nemi, bitkilerin istediği zaman ve miktarda temin ederek, bitkinin toprakta bulunan besin elementlerinden yararlanmasını, dolayısı ile üretimde verimi ve kaliteyi artırır.
Türkiye'de yapılan sulu tarım göstermiştir ki, sulu tarım ile gayri safi milli zirai gelir ortalama 5-6 kat artmaktadır.
Sulama Projeleri ile köyden kente göç azalmakta, yerinde istihdam sağlanabilmektedir. Kente göçen 1 kişiye istihdam yaratmak için gerekli olan yatırım miktarı, yerinde istihdam için yapılan kişi başı yatırımdan 4 kat pahalı olmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde tarım sektöründe faaliyette bulunan üretici kendisinden başka 50 kişinin gıda ihtiyacını giderirken bu sayı gelişmekte olan ülkelerde 2 kişi ile sınırlı kalmaktadır.
Tarım sektörünün bir diğer işlevi ise kalkınmanın finansmanını sağlamasıdır. Ekonomik kalkınmada tarım ve sanayi sektörleri karşılıklı ilişki içinde olma durumundadır. Gelişen tarım, tarım dışı sektörlerde üretilen girdileri ve tüketim mallarını talep ederek tarım dışı sektörlerin daha da büyümesini, gelişmesini sağlarken, tarım dışı sektör de tarımdaki fazla işgücüne istihdam alanları sağlayarak ve aynı zamanda tarımsal ürünleri talep ederek, tarımın gelişmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla tarım ve sanayi sektörleri karşılıklı olarak sürekli ilişki içinde olan ve birbirlerini karşılıklı olarak besleyen iki pazar durumundadır. Ekonomik kalkınma hamlesinde her ikisinin de ihmal edilmemesi gerekmektedir.
Su enerjinin kalbi olup, çocuklarımızın geleciğini kurutmayalım. Bu vesile ile üreticilerimizin Dünya Su Gününü kutlar, bol bereketli ve kazançlı bir yıl geçirmelerini dileriz.
Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü